Menfi tespit davası, icra iflas hukuku nezdinde; belirli bir borcun var olmadığının mahkeme kararıyla tespit edilmesini sağlamak için açılan bir davadır. Menfi tespit davasına ilişkin genel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Menfi tespit davasının zamanaşımı süresi, dava konusu olan hukuki ilişkinin tabi olduğu zamanaşımı süresiyle aynıdır. Ayrıca, menfi tespit davasından doğan istirdat davasında da ayrı bir zamanaşımı süresi veya hak düşürücü süre bulunmamaktadır.
Menfi tespit davaları, borçlar veya alacak ilişkileriyle ilgili olduklarından, Asliye Hukuk Mahkemesi‘nde açılmaktadır. Ancak uyuşmazlık konusu olaya göre görevli mahkeme değişkenlik gösterecektir. Davacı, görevli mahkemeye başvurarak, borç ilişkisinin bulunmadığını ve alacak talebinin geçersiz olduğunu ispatlamaya çalışacaktır. Eğer mahkeme, davacının borçlu olmadığına karar verirse, menfi tespit davası sonucunda borçlu kişi, alacaklı tarafından yapılan talep veya icra işlemleri karşısında hukuki güvenceye sahip olacaktır.
Menfi Tespit Davası Nedir?
Menfi tespit davası, bir kişinin kendisine yöneltilen alacak talebinin hukuken geçerli olmadığını tespit ettirmek amacıyla açtığı davadır. Bu dava, borçlu kişinin, hakkında yapılan alacak iddialarının yanlış olduğunu ve ilgili borcun var olmadığını mahkeme kararıyla ispatlamak için başvurabileceği hukuki bir yoldur. Mahkeme, menfi tespit davasını değerlendirirken tarafların sunduğu delilleri inceleyerek, borç ilişkisi olup olmadığına karar vermektedir. Menfi tespit davası, özellikle haksız yere borçlu durumuna düşmekten kaçınmak isteyen kişiler için önemli bir hukuki güvence sağlamaktadır. Örneğin menfi tespit davası kendi lehine sonuçlanan davacı için bu karar, daha yalın bir ifade ile “borçlu olmadığının tespitidir”. O halde menfi tespit davası lehine sonuçlanan davacı, kendisi aleyhine yürütülen icra takiplerine karşı önemli bir hukuki güvence elde edecek, borç yükünden kurtulacaktır.
Menfi Tespit Davası Arabuluculuk
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi ve diğer ilgili kanunlarda belirtilen ticari davalar kapsamında, alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davaları gibi konularda dava açılmadan önce, 01 Eylül 2023 itibarıyla arabulucuya başvurulması zorunlu bir dava şartı haline gelmiştir.
Menfi Tespit Davası Dava Açma Süresi
Menfi tespit davasına özgü belirlenmiş bir zamanaşımı süresi veya hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Menfi tespit davasının zamanaşımı süresi, dava konusu olan hukuki ilişkinin tabi olduğu zamanaşımı süresiyle aynıdır. Bu doğrultuda, borç ilişkisine dayanan bir davada geçerli olan zamanaşımı süresi, menfi tespit davası için de geçerli olacaktır. Ayrıca, menfi tespit davasından doğan istirdat davası için de ayrı bir zamanaşımı süresi veya hak düşürücü süre söz konusu değildir. Ancak, borçlu kişi menfi tespit davası açmadan önce, cebri icra tehdidi altında borcunu ödediyse, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren bir yıl içinde istirdat davası açma hakkına sahiptir.
Menfi Tespit Davası Görevli Mahkeme- Menfi Tespit Davası Nerede Açılır
Menfi tespit davasında görevli mahkeme esasen Asliye Hukuk Mahkemesidir. Ancak uyuşmazlığın türüne, niteliğine göre görevli mahkeme değişkenlik gösterebilmektedir. Örneğin, işçi-işveren ilişkisinden kaynaklı ihbar tazminatı, kıdem tazminatı gibi alacaklara istinaden açılacak menfi tespit davalarında görevli mahkeme İş Mahkemeleri olacaktır. Buna binaen ticari bir işten yahut ilişkiden kaynaklı (fatura, sözleşme vb) alacaklara ilişkin görevli mahkeme Ticaret Mahkemeleri olacaktır.
Menfi Tespit Davası Dilekçe Örneği
İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine
DAVACI : AD-SOYAD-TC
ADRES
VEKİLİ :
DAVALI : AD-SOYAD-TC
ADRES
KONU : İstanbul İcra Müdürlüğü’nün …………… sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibine dayanak alınan senetteki imzanın müvekkile ait olmadığı ve müvekkilin borçlu olmadığı gerekçesiyle, müvekkilin borçlu olmadığının tespiti ve icra takibinin durdurulmasına yönelik tedbir kararı verilmesi talebimizden ibarettir.
AÇIKLAMALAR:
Davalı taraf, müvekkilim aleyhine İstanbul İcra Müdürlüğü ………………. Sayılı dosyası ile ………… TL alacağı olduğu iddiasıyla haciz yolu ile takip başlatmıştır. Ancak müvekkilim, söz konusu alacakla ilgili herhangi bir borç yükümlülüğü altında değildir. Bu nedenle, müvekkilim adına başlatılan bu icra takibinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu ve müvekkilim tarafından ödenmesi gereken herhangi bir borç olmadığı açıkça ortadadır.
Davalı, müvekkilimden alacak talebinde bulunmuş ve bunun için çeşitli belgeler sunmuştur. Ancak müvekkilim, herhangi bir borç ilişkisi kabul etmemiş ve söz konusu borçla ilgili herhangi bir ödeme yapmamıştır.
Müvekkilim ile davalı arasında alacak talebine ilişkin herhangi bir anlaşma bulunmamaktadır. Ayrıca, davalı tarafça ileri sürülen borç, müvekkilimin onayı ve imzası olmaksızın meydana gelmiş olup, bu nedenle müvekkilim söz konusu borçtan dolayı sorumluluğu bulunmamaktadır.
Bu sebeplerle, müvekkilim hakkında başlatılan icra takibinin, mevcut hukuki ilişkiler ve belgeler ışığında geçersiz olduğu ortadadır. İcra takibine dayanak alınan belgelerde müvekkilimin imzası ve onayı bulunmamaktadır. İşbu sebeple müvekkiliin borçlu olmadığına ve icra takibine konu alacakla ilgili herhangi bir yükümlülüğü bulunmadığına dair menfi tespit davası açılması gerekliliği doğmuştur.
Yargılama sürecinin uzun süreceği dikkate alındığında, müvekkilin var olmayan bir borçtan ötürü daha fazla mağduriyet yaşamaması için davalının başlatmış olduğu icra takibinin durdurulması için tedbir kararı verilmesi gerekmektedir.
HUKUKİ SEBEPLER:
Türk Borçlar Kanunu, İcra İflas Kanunu, HMK ve ilgili diğer mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER:
- Senet, Fatura ve sair belgeler
- Yazışmalar
- İstanbul İcra Müdürlüğü’nün ilgili icra dosyasına dair belgeler
- (herhangi bir ek delilin olması halinde eklenmelidir)
- Bilirkişi raporu
- Tanık beyanları
- Keşif
- Yemin
- İsticvap
- Lüzumu halinde her türlü yasal delil
SONUÇ VE TALEP:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Teminatsız yahut müvekkilin ekonomik durumu gözetilerek uygun görülecek en düşük teminat miktarı ile icra takibinin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebimizin kabulüne,
2- Müvekkilin borçlu olmadığının tespiti ile müvekkil aleyhine başlatılan İstanbul İcra Dairesi ………… Esas sayılı icra takibinin iptaline,
3- Yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz. (tarih)
Davacı
Vekili
Av. …………………..
Menfi Tespit Davası Zamanaşımı
Menfi tespit davası için özel olarak belirlenmiş bir zamanaşımı süresi ya da hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Bu tür davaların zamanaşımı süresi, dava konusu olan hukuki ilişkinin tabi olduğu genel zamanaşımı süresiyle paralel olarak işlemektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasında uygulanacak zamanaşımı süresi, davanın dayanağını oluşturan alacak veya borç ilişkisini düzenleyen yasal hükümlerle belirlenen süreyle aynı olacaktır.
Menfi Tespit Davası İspat Yükü
Menfi tespit davasında, ispat yükü genellikle davalı alacaklıya aittir. Ancak bazı durumlarda, davacı tarafından da ispat yükümlülüğü doğabilir. Eğer davacı, yani borçlu, davalının (alacaklının) ileri sürdüğü borç ilişkisinin hiç var olmadığını savunuyorsa, bu durumda ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden taraf davalıdır ve ispat yükü ona aittir. Ancak, davacı (borçlu), alacaklının dayandığı senedin geçersiz olduğunu veya karşılıksız olduğunu savunursa, ispat yükü bu durumda davacıya aittir. Yine, borçlu alacaklının iddia ettiği borcun ödendiğini, ibra ile sona erdiğini veya takas gibi bir nedenle sonlandığını ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacıya düşecektir.
Menfi Tespit Davası Ne Zaman Açılabilir
Menfi tespit davası, bir kişinin borçlu olmadığının mahkeme tarafından tespitine ilişkin açılan bir davadır. Uygulamada genellikle bu dava bir icra takibine itiraz edilmesi veya borçlu olunduğu iddia edilen bir alacakla ilgili olarak açılmaktadır.
Menfi tespit davası, şu durumlarda açılabilir:
- İcra Takibinden Sonra Açılan Menfi Tespit Davası: Bir kişi, kendisine yapılan bir icra takibi sonucunda borçlu olmadığını ispatlamak için menfi tespit davası açabilir. İcra takibi, borçlu kişinin itirazına rağmen devam ediyorsa, borçlu kişi menfi tespit davası açarak borçlu olmadığını mahkeme kararına dayandırabilir.
- Senet ve Sözleşme İle İlgili İtiraza ilişkin Açılan Menfi Tespit Davası: Bir kişi, kendisinden alacak talep edilen bir senet veya sözleşmeye imza atmadığını iddia ediyorsa, menfi tespit davası açabilir. Özellikle senet üzerinde taklit imza olduğu durumlarda, borçlu kişi menfi tespit davası açarak borçlu olmadığını mahkeme kararı ile ispat etmeye çalışabilir.
- Borcun Gerçekten Var Olmadığına ilişkin Açılan Menfi Tespit Davası: Alacaklı tarafından talep edilen borcun var olmadığına dair deliller sunuluyorsa ve borçlu kişi bu borcu kesinlikle kabul etmiyorsa, menfi tespit davası açılabilir.
İcra İflas Kanunu m.170’de, 72. Maddeye yapılan atıf gereği kambiyo senetlerine dayalı haciz yolu ile takiplerde de menfi tespit davası açılabileceği anlaşılmaktadır. İİK’nin 72/1 maddesi, “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu hüküm, borçlunun, henüz aleyhine başlatılmış bir icra takibi olmadan önce de alacaklıya karşı borçlu olmadığını tespit ettirebilmesi için menfi tespit davası açabileceği gibi, icra takibinin başlatılmasından sonra da aynı davayı açabileceğini göstermektedir. Kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit davalarındaysa ispat yükü davacı borçludadır.
Menfi Tespit Davası Kararı Kesinleşmeden İcraya Konulabilir Mi
Menfi tespit davasına ilişkin karar kesinleşmeden icraya konulamamaktadır. Dolayısıyla kararın kesinleşmesinin ardından yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin takip başlatılabilecektir.
Menfi Tespit Davası İcrayı Durdurur Mu
Menfi tespit davalarının icra takibini durdurup durdurmayacağına ilişkin menfi tespit davasının icra takibinden önce mi yoksa sonra mı açıldığına yönelik ikili bir ayrıma gidilmesi gerekmektedir. Zira icra takibinden sonra açılan menfi tespit davaları, doğrudan icra takibini durdurmayacaktır. Ancak, alacağın %15’inden az olmamak şartıyla teminat gösterilmesi durumunda, mahkeme takdir yetkisini kullanarak icra dosyasına yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde karar verebilmektedir. Genel kural olarak, menfi tespit davasının icra takibini durdurabilmesi için icra takibinden önce ihtiyati tedbir talepli menfi tespit davası açılması gerekmektedir. Bu durum, icra takibini durduran bir işlem değil, ihtiyati tedbir niteliği taşımaktadır. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında da ihtiyati tedbir kararı alınabilmesi için alacağın %15’inden az olmamak üzere teminat gösterilmesi gerektiği için, menfi tespit davasının icra takibini doğrudan durdurmadığı söylenebilir.
Menfi Tespit Davasının Kabulü ve Reddi Halinde Ne Olur
Menfi tespit davası borçlu yani davacı lehine sonuçlanırsa, davacının borçlu olmadığı tespit edilmiş olacaktır. Bu karar neticesinde davacı aleyhine bir icra takibi başlatılmış ise mahkeme, alacaklının yani davalının bu icra takibini başlatmasını haksız ve kötü niyetli olarak değerlendirebilecek ve buna ilişkin dava konusu bedelin %20’sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedebilecektir.
Mahkemenin kabul kararının kesinleşmesi ile birlikte davacı aleyhine başlatılan icra takibi iptal edilecektir. Şayet borçlunun mallarına haciz konulmuş ise bu hacizler derhal kaldırılacaktır.
Menfi tespit davasının reddi halinde ise, yargılama devam ederken icra takibi için verilen ihtiyati tedbir kararı kalkacak ve takip devam edecektir. Yine aynı şekilde kararın kesinleşmesi ile birlikte alacaklı, alacağını alması gereken zamandan daha geç alacağı için mahkeme resen (davalı talep etmese dahi) zararın %20’sinden az olmamak kaydı ile inkar tazminatına hükmedecektir.
İcra İflas Kanunu m.89/3 Borçlusu Menfi Tespit Davası Açabilir Mi?
İcra ve İflas Kanunu m.89 hükmünün öncelikli olarak ele alınması gerekmektedir. 89. Maddenin her bir fıkrası farklı bir hüküm gibidir. Uygulamaya yönelik anlatılacak olursa, dosyada asıl borçlu olan kişinin borcunu ödemediği durumlarda, ilgili kişiye ilk olarak 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmektedir. Bu ihbarnamenin anlamı şudur; icra dosyasında borçlu sıfatı ile bulunan taraftan bir alacağının mevcut olması durumunda, bu alacağının borçluya değil de kendisine ödenmesinin talep edilmesidir. Akabinde 89/2 haciz ihbarnamesi gönderilmekte ve yasal itiraz süresi geçtikten sonra son olarak 89/3 haciz ihbarnamesi gönderilmektedir. 89/3 haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 20 gün geçmesi ve muhatabın itiraz etmemesi halinde muhatap, dosyaya borçlu sıfatı ile eklenecektir.
Borç zimmetinde olan bir üçüncü kişi, borcunu ödememek için, icra takibinin yapıldığı yer veya yerleşim yerindeki Asliye Hukuk Mahkemesine menfi tespit davası açma hakkına sahiptir. Bu davayı açan üçüncü kişi, takip borçlusuna ve alacaklıya karşı dava açabilir. Üçüncü kişinin amacı, takip borçlusunun borcunun olmadığını ispat etmektir.
Üçüncü kişi, davada, borcun bulunmadığını veya borcun, haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce ödendiğini yahut herhangi bir sebeple sonlandığını ileri sürebilir. Menfi tespit davası hem takip borçlusuna hem de alacaklıya karşı açılabilir.
Menfi Tespit Davası Ne Kadar Sürer
Menfi tespit davalarının ne kadar süreceğine ilişkin kesin bir cevap vermek mümkün değildir. Zira davanın açıldığı il ve mahkeme yoğunluğuna göre bu süre değişkenlik gösterecektir. Ancak genel itibariyle uygulamaya bakıldığında İstanbul’da ilk derece mahkemesi tarafından yargılama 1-1.5 yıl içinde sonuçlandırılmaktadır.
Menfi tespit davası, borçlunun, kendisi aleyhine başlatılan icra takibine istinaden borçlu olmadığını ispatlamak amacıyla açabileceği bir davadır. Bu dava, borçlunun, alacaklıya karşı borçlu olmadığını mahkeme önünde tespit ettirerek icra takibinin iptalini talep etmesine olanak tanımaktadır. Dava, icra takibi başlatılmadan önce de açılabileceği gibi, takibin başlatılmasından sonra da borçlu tarafından açılabilir. Takipten önce açılması, takibin hemen durdurulmasına yol açarken, takip başladıktan sonra açılan davada icra takibi ancak teminat gösterilmesi halinde durdurulabilir. Menfi tespit davası, hukuki süreçlerin doğru ve etkili yönetilmesi için uzmanlık gerektiren bir dava türü olduğundan bu süre zarfında hak kaybı yaşamamak için bir avukattan yardım almak oldukça faydalı olacaktır.